Aslında doğduğunda başlarız çocuklarımızı yarıştırmaya ve bu kısır döngü uzun bir süre devam eder, size birkaç örnek
veriyim, eminim tanıdık gelecektir.
"Ay bizim çocuk tosun gibi doğdu, bide görsen annesinin memesini nasıl tutuyor
çok zeki olacak bu çocuk." ( Her bebeğin genetik yapısı farklıdır kimi 3,5 kg
doğar kimi 2,5 kg önemli olan sağlıktır, emme refleksi anne karnında gelişir
)
-Benim oğlan 7 aylık seninki,
-Bizimkide
-Ee emekliyor mu ?
-Canı
isteyince
-Aa bizimki her yere gidiyor, tutamuyoruz bir akıllı bir
akıllı
("Her bebeğin gelişimindeki öncelik farklıdır, kimisi 4 aylıkken
emekler, kimisi emeklemeden yürür, kiminin sakin bir mizacı vardır fazla
hareketli bir bebek değildir kimisi kabına sığamaz")
Bunlar gibi bir sürü
örnek var aslında, tabi bide son zamanlarda televizyon ve gazetelerde benim
çocuğum üstün zeka deyip gezinenler var. Ne yani bir çocuğun zeki olması yetiyor
mu ? Kendi yaşıtları ile oynamayan, oyuncaklarıyla bile oynayamayan, hayal kuramayan çocuk en başta kendine
sonrada ailesine nasıl faydalı olur, daha da önemlisi nasıl mutlu olur. Çocuk
dediğin oyun oynamalı, hayaller kurmalı, yaşıtlarıyla koşmalı eğlenmeli, lütfen çocuğunuz hayal kurmasına, yaşıtlarıyla iletişime geçmesine yardımcı olun onlar yarış atı değil, bizim
evlatlarımız. Aslında bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki...
Size dünyanın en zeki çocuğundan bir örnek vermek
istiyorum. Hayalleri olmayan hiç top oynamayan, yaşıtları ile koşamayan konuşamayan bir çocuk...
46 yıl yaşamış dünyanın gelmiş geçmiş en zeki
insanı olduğu iddia edilen William James Sidis'in IQ seviyesi ölçülemez
değerdeymiş. (250-300 arasinda oldugu kabul edilir.)
Rus Yahudisi muhacir
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. 6 aylıkken alfabeyi çözmüş, 18
aylıkken New York Times okuru olmuş, 2 yaşında Latince'yi, 3 yaşında Yunanca'yı
öğrenmiş, anatomi üzerine denemeler yazdığında 4 yaşındaymış ve 8 yaşına
gelmeden önce İngilizce, Latince, Yunanca, Rusça, İbranice, Fransızca ve
Almanca'yı öğrenmiş. İlkokul çağı geldiğinde ise Vindergood adıyla andığı bir de
dil geliştirmiş. İlkokulu;1. sınıf 1 gün2. sınıf bir kaç gün3. sınıf 3 ay4.
sınıf bir hafta5.sınıf 15 hafta6 ve 7. sınıflar beş buçuk hafta gibi bir sürede
bitirmiş.11 yaşında Harvard'a kabul edilmiş. Aynı sene Harvard'da profesörlere 4
boyutlu objeler hakkında ders vermeye başlamış,16 yaşında Harvard Hukuk
Fakültesine geçmiş. 20 yaşına gelince de sosyalist/komünist eylemlere,
mitinglere katıldığından hapse girmiştir.
Sidis'in bir günde bir dili
öğrenebildiği ve ertesi gün diğer bildiği diller ile çapraz mukayese ve tercüme
yapabilir hale geldiği de iddialar arasındadır. kendisi bu bir günde dil oğrenme
hadisesi sebebiyle olümüne dek bilinen ve ögrenilebilen bütün dilleri öğrenmiş,
hatta bir iki adım ileri gidip diller uydurmaya başlamıştır.
Babası Boris
Sidis, Harvard Üniversitesi'nde psikoloji ve psikiyatri eğitimi veriyormuş, pek
çok da kitabı varmış. Annesi Sarah, bir tıp doktoruymuş. Bütün bu zeka dolu
hayatına ve olanaklara rağmen Sidis, bekleneni verememiş, bir iki kitap, çok
kayda değmeyen bir akademik hayat ile silinip gitmiştir.Aslında dünyaca ünlü
harika çocuk olarak anılması gereken, ama "umutları boşa çıkartan" kişi
olmuştur. Evet, bir baltaya sap olamamıştır. Ama bunun nedeni William değil,
ondan yararlanmaya çalışan ailesi, göçtüğü yerdeki insanlar ya da medyadır.
Sidis , haftada 20 Dolar getiren bir işte katip olarak hayatını kazanan,
dedektif romanları okumaktan ve Amerikan yerlilerinin ritüellerine merak
sarmaktan başka pek bir şeyle ilgilenmeyen bir insan olarak
kalmıştır.
*
Sonuç olarak; zekanın tek başına ne kadar yüksek olursa
olsun bir işe yaramadığını, yanında birazda yaratıcılık, hayal gücü ve felsefe
olması gerektiği düşünülebilir ...
Kaynak:wikipedia
vay be dedim okuduktan sonra! çok haklısınız
YanıtlaSilbloğunuzu severek takip ediyorum siz de beni takibe alırsanız çok sevinirim: http://aylininannesi.blogspot.com/
YanıtlaSilTabiki seve seve
Sil