Son yıllarda yediğimiz yiyecekler üzerinde o kadar çok oyun oynandı-ki belki de çok çok uzun zamandır var ve biz yeni yeni öğreniyoruz. Tabi durum böyle olunca ben dahil herkes , daha doğal gıdalara yöneldik. Bir kısmımız bahçesinde balkonunda yetiştirmeye başladı, pazarlarda marketlerde organik ürünler arar olduk. Çok geçmeden dükkanlar açılmaya başladı, İnternet üzerinden satışlar başladı, "organik gıda" diye. Organik olayı yumurta, bal, tavuk, sebze, meyve derken mercimeğe una kadar geldi. Yani büyük bir sektör oluştu. Hal böyle olunca da birçok satış yalan oldu, yani "Organik Gıdayız" diye geçinenlerin çoğunun aslında öyle olmadığı anlaşıldı. Bir kısmı da başladı reklama "En Organik Benim" diye, zaten ne zaman bir marka oluşmaya başlasa hemen önüne "EN" kelimesi ekleniyor, hayır anlamıyorum diğerleri yarım organik mi oluyor. Sonra başladılar pazarlama taktiklerine, yok mercimekleri piyasada mumla yıkanıyormuş, pirinç beyaz boya ile yıkıyorlarmış, gün kurusu kayısı için kimyasal kullanılıyormuş, kayısı memleketli bir anne olarak gün kurusunun güneşte kurutulduğunu biliyorum ve yine biliyorum ki kayısıda böyle bir kimyasal kullanılmıyor, bide şekillerini gösterdiler şöyle yamuk olanlar organik, böyle düzgün olanlar kesinlikle kimyasallı diye, mümkün değil, kayısının nasıl kurutulduğunu ve şekillerinin çeşit çeşit olduğunu biliyorum ve evet öyle çok çok düzgün kayısılarımız da var hatta yurt dışına özel ihraç ediliyor neyse bide sarı üzümler mazotla yıkanıyormuş, mazotun bu kadar pahalı olduğu bir ülkede kilosu 3-4 TL'ye satılan bir üzüm nasıl olur da mazotla yıkanıp böyle ucuza satılır ? İncirler çamaşır suyu ile yıkanıyormuş, hatta kullandığımız unlar bile un değilmiş. Ya organik ürün satmanı ve her çeşidini satmanı anlarım ama neden çamur atarsın mantıksız şeyler söylersin. Bende yumurta, tavuk, süt sebze ve meyve alırken çok dikkat ediyorum. Yoğurdumu, tere yağımı, lor peynirimi, eriştemi, ekmeğimi evde yapmaya çalışıyorum. Birçok kuru bakliyatı mı da tanıdığım güvendiğim çiftçilerden alıyorum, almaya çalışıyorum. Ama tabi ki organik yaşam mümkün değil, evdeki her şeyi organik almam yada yemeye çalışmam nereye kadar. Sonuçta büyük bir şehirde yaşıyorum soluduğum havada bile yeterince oksijen yok. Bide dışarıda restoranlarda yediğim içtiğim, etlerin, sebzelerin nereden alındığını organik olup olmadığını nasıl sorabilirim, nereden bilebilirim. Aynı şey arkadaşımıza komşumuza gittiğimizde de geçerli. Yani sözüm o ki, öyle kendi ürünlerinin dışında her ürüne çamur atan, 783.562 kilometre kare olan Ülkemde sadece kendisinin organik-doğal ürünler yetiştirdiğini sattığını söyleyenlerden uzak durmak gerekiyor. Yani ben öyle yapıyorum. Ve bu doğal-organik hayatı abartmadan yaşamaya çalışıyorum, iş organik/doğal yaşama gelirse tam anlamıyla tabi, kıyafetlerimizi evde oturduğumuz koltuk-halı, duvar boyasını bile ona göre seçmek gerek. En büyük tehlike olan kıyafetlerimizdeki kanserojen içerikli boyalardan daha sonra bahsedeceğim sizlere.
Doğallıktan uzak kalmadığınız, günler dilerim....
Doğallıktan uzak kalmadığınız, günler dilerim....
Elleirne sağlık canım,çok güzel dile getirmişsin ...
YanıtlaSilDaha çok şey var yazılacak :))
SilMazot olayına çok güldüm :)Paylaşım için teşekkürler...
YanıtlaSilSizi çok iyi anlıyorum :)
YanıtlaSilÜlkemizde insanların çoğunun organik kelimesinin ne anlama geldiğini bilmediklerinden kaynaklanıyor.
Organik demek sadece kendi sağlığınızı düşünmek demek değildir. Organik demek doğayı dünyayı geleceğimizi korumak demektir. Sizin bu kısımda bir yanlışınız var. Bu şekilde benimserseniz işiniz kolaylaşır. Ayrıca organik ürün sattığını idda edenlerin sertifikalarına göz atmanızı tavsiye ederim.
Aslında bu yazıyı televizyona çıkıp birtek kendı urununun organik olduğunu söyleyenlere itafen ve onlara inananlar için yazıldı, malesef organik deyince sadece yiyecek geliyor insanların aklına, organik sertifikası olayına gelince malesef bunda bile okadar çok olay dönüyorki :))
Sil