Ah Şu Anneller...

     Aslında yazının başlığı bu mu olmalı bilemedim, başlık olarak yazılacak çok şey var, okuyup siz karar verin. Nereden başlamalı, kim bu anneler hepsini anlatacağım size, konu biraz derin.
  
     Hamile kalmadan önce tanışdım bu annelerle, gezerken, sinemaya giderken, dolaşırken, alışverişte ve tatilde kısacası her yerde karşınıza çıkabilir. 

Bölüm 1 : Hamile kalmayı planladığımız zamanlarda çocuklu ailelerle daha sık görüşür olduk, hem fikir almak hemde onları gözlemlemek için, tabi her buluştuğumuz çocuklu aileler daha biz çocuk düşünüyoruz demeye başlamadan, 

ah ah bizde gezerdik bir zamanlar, siz bir çocuk sahibi olun da görün böyle rahat rahat dolaşmayı ! 

tabi biz donup kalıyor ve ardından "o zamanda ona ayak uydururuz " diyorduk. Öyle bir anlatışları var ki sanırsın bebekli hapis hayatı yaşıyorlar... Selim 7 haftalıktı dışarıda gezmeye başladığımızda, sadece saatlerimizi ona göre ayarlıyoruz ve sorun yaşamadan keyfimize bakıyorduk. Bebekle birlikte bir çok alışkanlık ve belki de eğlence anlayışı değişiyor, hayata bakış açısı değişiyor, en büyük eğlenceniz bebeğinizle yerde yuvarlanmak, onunla uyumak, banyo yapmak oluyor. 
En mutlu olduğunuz an artık onun gülümsemesi oluyor, öyle bir mucize ki, hatırlayın en mutsuz keyifsiz olduğunuz anı, sizi 1 sn içinde ne mutlu edebilirdi ? 
Selim en uykusuz en keyifsiz olduğum anlarda bile bana bakıp bir gülümsemesi bütün günümü mutlu geçirmeme yetiyor... Sanırım bakılan pencereyi değiştirmek gerekiyor.

Bölüm 2 : Hamile kaldığım dönemde büyük bir sevinçle herkesle paylaşmaya başladık. Ve yine malum annelerden şöyle sesler yükselmeye başladı

- ayy şimdi mide bulantıları, bel ağrıları, ay birde çatlaklar eklendi mi hiç çekilmiyor, kocaman bir göbeğin olacak ayaklarını bile göremeyip eğilmeyeceksin, tabi aldığın ve veremeyeceğin kilolar cabası...

normal doğum mu ! ama sen yapamazsın ki !!! bak ben ...... diye başlar en negatif doğum hikayesi.

"Veremeyeceğin kiloların altını çizmek istiyorum" ne yani hamile olmak içinde bir can taşımanın hiç mi güzel bir yanı yok, yada herkes de çatlaklar, şişlikler bulantılar olmak zorunda mı ? normal doğum neden yapılamıyor ? pozitif doğum hikayesi olmuyor mu hiç ?neden böyle durumlarda ilk önce olumlu konuşmalar olmaz, yada yaşadığı tecrübelerini paylaşmaz, sanki çektiği acıların aynısını bir başkasınında çekmesinden keyif alacaklar... 

Benim için hamile olmak Dünya'da başıma gelebilecek en güzel şeylerden bi tanesi oldu, onu hissetmek, gün ve gün büyüdüğünü seyretmek, bebeğine dair hayaller kurmak, o çok hızlı çarpan kalp sesini dinlemek ( hala kulaklarımda), ilk tekmeler...
Evet mide bulantılarım oldu ama geçti, bel ağrılarım oldu sporla yendim onuda, çatlaklar hiç olmadı bende, çünkü her gün düzenli kremlerimi sürdüm, doğum için annem dahil kimse inanmadı bana, ama ben pozitif çok güzel bir normal doğum yaptım. (ağrı eşiğim çok düşük olmasına rağmen). 

Bölüm 3 : Doğum yaptıktan sonra başlıyor, en uzunu bu sanırım, bu kısımda konuşmalar o kadar çok ki, yakın geçmişte yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum.

İlk haftalarda sütümü arttırmak için bir sürü şeyler deniyordum, eve gelen çok sevgili annelerden şöyle sesler geldi

ah ah bende neler yaptım ama olmuyor boşuna uğraşma, zaten başta gelse de 1  ay sonra kalmıyor süt, sen en iyisi mama ver uğraşma. 

Nasıl ya, "UĞRAŞMA" diye bir kelime olabilir mi bu durumda , sonuç mu hala emziriyorum.

Selim ilk dişini 5 aylıkken çıkardı, 1 hafta süren uykusuz geceler sonunda ilk inci geldi, tabi ben yine sevinçle anlatırken ;

- çok erken çıkarmış dişi, sen daha dur diğerleri de gelsin hiç uyutmaz sizi, daha bunlar iyi günleriniz, şimdi yemekte yemez zayıflar.....

Süt annenin dediği çok doğru, beddua eder gibi başlıyorlar söylenmeye,  ya arkadaşım diş çıkartırken yaşanacak sorunlara karşı çözümleri anlatsana, yada rahatlatma yöntemlerinden bahsetsen, yok kendi çok sıkıntılı dönemlerden geçmiş ya illa aynısı yaşatacak. Halbuki ben dişi ilk fark ettiğimde ağladım, büyüyor benim prensim dedim, diş buğdayı partisi için hazırlıklara başladım, evet 1 hafta uykusuz geceler geçirdik, ama selim her ağlayarak kalktığında hiç bıkmadan bir kere bile of demeden öperek aldım kucağıma, neyin var kuzum neren ağrıyor acaba diye geçirdim içimden. 

Dişin erken gelmesini hormonlara bağlayanlarda oldu, 

- Demek ki sen çok hormonlu şeyler tüketiyorsun, hamilelikte dikkat etmedin mi ?

Hamilelikte yediğine içtiğine dikkat etmemek mümkün mü ? Zaten işin aslını diş doktoru arkadaşımdan öğrendim, son yıllarda bebeklerde diş çıkarma 4 aylara kadar düşmüş bunun sebebi, annenin hamilelikte çok kalsiyumlu yiyecekler tüketmesinden birde hamilelikte daha bilinçli olup daha sağlıklı beslenmekten, tabi genetik faktörlerde var. Yani hormonlarla alakalı değil...

Selim dün rahatsızlandı ve ilk defa böyle bir şey olduğu için telaşlandım, çok üzüldüm... Bütün gece başında bekledik, sabaha yorgun düşmüştük. Evet yine o sevgili anneler;

- daha dur ne günler geçireceksiniz uykusuz, daha bunlar ne ki bide ateşi 40 gelsin sen o zaman gör, bu ne ki ! ne hastalıklar yaşayacak....

Ya 2 gündür doğru dürüst uyumamış, bebeğine çok üzülmüş bir anneye böyle konuşulur mu ? Aynı şekilde neden böyle durumlarda neler yapılması gerektiğini daha güzel bir dilde anlatmazlar yada neden ateşli gecelerden bahsetme ihtiyacı hissederler, evet bebek bu hasta olacak, ateşi çıkacak ama böyle yaklaşılmaz ki bu duruma..

     Aslında bunlara eklemek yada sizlerin ekleyeceği çok şeyler vardır, bu grup annelere ne denmeli bilemiyorum sadece artık kulak arkası edip kafa sallıyorum, cevap bile vermeden. Çocuklu hayat başka bir Dünya, inişli çıkışlı, her ay bazen her hafta yeni şeyler yeni endişeler duyduğumuz, her yaşta yeni şeyler öğrendiğimiz başka bir Dünya... 

     Şimdi sorarım size, onlarsız bir hayat mümkün mü ? ister çok kolik olsun ister yaramaz, yada geceleri uyumayan, gündüzleri evi birbirine katan, çoğu zaman yemeği yemek yerine yerlere döken... ama bir "Gülümseme" yada "Anne" demesiyle yaptıklarını unutturan, bir öpücükle kalbinizi bi daha fetih eden, sizi Anne yapan, bu kuzularsız hayat mümkün mü ?

     Bu annelere seslenmek istiyorum, vazgeçin artık !!! herkes sizin geçtiğiniz süreçlerden geçmek zorunda değil, değiştirin baktığınız pencereyi ve bu günleri nasıl atlatılabilir ondan bahsedin, olumlu olun, pozitif olun...




1 yorum:

  1. http://aydinlikyuz.blogspot.com/2013/11/bir-anne-nasil-delirtilir.html

    BEN DE bunları ekleyeyim:)

    YanıtlaSil

Special design for Annesinin Prensi by GeCe